Telif hakları, fikir ve sanat eserlerinin hak sahibinin izni olmaksızın kullanılmasını engeller. Ancak bazı durumlarda kişiler, telif haklarını amaçlarına ulaşmakta bir araç olarak kullanabilirler. Bu duruma örnek olarak, Meghan Markle’ın babasına yazdığı mektubun 2019 yılında ‘The Mail on Sunday’ gazetesinde yayınlanması verilebilir. Meghan Markle, yayınlanan mektubun kaldırılması için başta kişisel veriler ve gizlilik gibi hukuki silahları kullansa da Sussex Düşesi olması sebebiyle yargı mercii, mektubun kaldırılmamasında halkın haklı merakı olduğunu açıklamıştı. Bunun üzerine Meghan Markle, kendisinin ve üçüncü kişilerin kişisel verilerini içeren mektubu kaldırmak için telif haklarına başvurdu. Mahkemede mektubun, eser sahibi Meghan Markle’ın izni olmadan yayınlanmasının İngiliz telif hakları kanununa göre telif hakkı ihlali teşkil ettiği kararı verilmişti. Buradan anlaşıldığı üzere telif hakları her zaman telif hakkı ihlalinden kaynaklanan mağduriyeti engellemek için kullanılmayabilir. Örnek olarak verdiğim davada telif hakkı ihlalini kanıtlamak diğer hukuki silahlara göre daha kısa sürede sonuç verecek bir yol olduğu için telif hakkı araç olarak kullanılmıştır.
Telif hakları sadece geleneksel basın yayın araçlarında değil dijital ortamda da içeriklerin korunmasına hizmet eder. Örneğin müzik eserinin YouTube veya Instagram’da izinsiz kullanılmasından dolayı içeriğe erişim engellenir. Bu durumlarda telif haklarının gerçekten doğasına uygun biçimde eseri ve hak sahibini koruduğunu söyleyebiliriz. Ancak gelişen teknolojiyle artık sadece müzik kesitleri değil daha karmaşık görsel işitsel içerikler izinsiz olarak kullanılıyor. Bu kullanıma en güncel örnek Deepfake videolar. Deepfake yöntemi, özellikle videodaki kişinin farklı profillerden fotoğraflarına ve videolarına erişim sağlanabildiğinde gerçekliği yüksek ve buna bağlı olarak daha da tehlikeli içerikler haline gelebiliyor. Generative Adversarial Network (GAN) yöntemiyle üretilen Deepfake videolar, FakeApp gibi herkesin telefonuna indirebileceği basit uygulamalarda olabileceği gibi The Irishman filminde gençleştirici efekt gibi daha karmaşık uygulamalarda da görülebilir. Örneğin, Obama’nın halka yaptığı duyuru, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in Facebook’ta dataları hukuka aykırı olarak kullandıkları ve sattıklarını açıklaması, Anne Hathaway ve Scarlet Johansson’ın porno görüntülerinin çıkması, Donald Trump’ın Belçika’ya ders verir nitelikteki konuşması medyada büyük bir yankı uyandırmıştı. Bu örneklerin en başarılı Deepfake’ler olmasının ana sebebi ise binlerce farklı açıdan görüntülerinin internette serbestçe dolaştığı ünlüleri barındırmalarından başka bir şey değil. Konu ünlülere geldiğinde büyük bir veri zenginliği olduğu için Deepfake’lerin yarattığı sorunların hukuki boyutu da değişiyor. Telif hakları ise tam bu noktada devreye giriyor.
Kim Kardashian’ın 2019 yılında yayınlanan videosunda Kardashian, takipçilerinin verilerini önemsemediğini sadece zengin olmak için bir araç olarak gördüğünü belirten ifadeler kullanıyor. Deepfake yöntemiyle oluşturulan bu videonun kaldırılması için Kardashian telif hakları silahını kullanıyor. Çünkü görüntüler Kardashian’ın Vogue dergisine verdiği YouTube’da yayınlanan bir röpotajdan alınmış. Bu olayda görüntülerin YouTube’daki bir videodan temin edilmiş olması telif hakkı ihlali konusunda hızlı bir sonuç almak için avantajdı. YouTube’un takip ettiği Content ID yöntemi ile video kısa sürede YouTube’dan kaldırılmıştı. Ancak telif hakkı ihlalinin istisnasını oluşturan birtakım hukuka uygun kullanım halleri var örneğin parodi amacıyla kullanmak. Bu olayda pekala parodi amacıyla kullanıldığı iddia edilebilirdi. Her şeyden önemlisi ve Deepfake videolarının dijital platformlardan kaldırılmasını zorlaştıran durum, videonun herhangi bir kesitinin tamamen ve alındığı gibi kullanılmaması. Deepfake videolar, ana videonun dönüştürülmüş hali olarak kabul edilirse telif hakkı da bu videoların dijital platformlarda kaldırılmasına sebep olamaz. Benzer videolar Amerika’da DMCA ve Birleşik Krallık’ta CDPA kanunlarının hukuka uygun kullanım olarak nitelendirdiği dönüştürme yoluyla kullanım (transformative use) çerçevesinde değerlendirilirse telif hakkının çözüm olmayacağı söylenebilir. Kardashian olayında telif hakkı silahının kullanılması kısa zamanda sonuç veren bir yol olsa da amaç telif hakkı ihlalini ortadan kaldırmak olmadığı için araç olarak kullanıldığını söylemek gerekir.
Sonuç olarak, telif hakları amaç olarak değil hukuk bir araç olarak da karşımıza çıkabilir. Dijital platformlarda hak kayıplarının alanı, amacı ne olursa olsun telif hakkı yoluyla da istenen sonuca ulaşılması mümkündür. Dolayısıyla kapsamlı bir telif kanunu sadece telif hakkı ihlallerini değil farklı mağduriyetleri de önlemeye yarayabilir.